FONTANA DI TREVI











 Roma’da geçirdiğim üç gün boyunca Fontana di Trevi, otelime çok yakın olduğu için her gün görme fırsatım oldu. Fontana di Trevi, Roma’nın en ünlü çeşmesi ve aynı zamanda barok mimarinin en güzel örneklerinden biri olarak kabul ediliyor. Adını, üç yolun kesişim noktası anlamına gelen “Tre Vie” ifadesinden alıyor ve bu nedenle “Üç Yol Çeşmesi” olarak anılıyor.


Çeşmenin tarihi 1732 yılında Papa XII. Clement tarafından başlatılan bir proje ile başladı. Tasarımını Nicola Salvi üstlendi ve inşası yaklaşık 30 yıl sürdü. Çeşme, 1762 yılında Giuseppe Pannini’nin tamamlamasıyla bugünkü halini aldı. Fontana di Trevi’nin merkezinde deniz tanrısı Neptün’ü, iki Triton’un çektiği bir deniz kabuğu üzerinde dururken görürsünüz. Yanında, doğanın farklı yüzlerini temsil eden iki alegorik figür yer alır: Biri huzurlu denizi, diğeri ise hırçın dalgaları temsil eder.


Fontana di Trevi sadece estetik açıdan değil, su sistemleriyle de tarihi bir öneme sahip. Çeşme, Antik Roma döneminden kalma Aqua Virgo su kemerinden besleniyor. Bu su kemeri, milattan önce 19 yılında, Marcus Agrippa tarafından inşa edilmiş ve Roma’ya temiz su taşıyan en önemli kaynaklardan biri olmuştur.


Çeşme, aynı zamanda bir geleneğiyle de ünlü. Geleneklere göre, sırtınızı çeşmeye dönüp sağ elinizle sol omzunuzun üzerinden bir bozuk para atarsanız, Roma’ya tekrar geleceğiniz söylenir. Gerçekten işe yarar mı bilmiyorum, ama her gün atılan bu paralarla önemli miktarda bağış toplanıyor ve ihtiyaç sahiplerine yardım ediliyor.


Fontana di Trevi’yi görmek, Roma’nın tarihi ve kültürel zenginliğini hissetmek için eşsiz bir deneyim oldu. Hem mimari detayları hem de tarihsel arka planıyla bu eser, Roma’nın neden “Ebedi Şehir” olarak anıldığını bir kez daha kanıtladı.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İTİRAFLARİM KİTAP İNCELEMESİ TOLSTOY

Varlık ve yokluk ilişkisi

UYKU ALEMİNDE BİN FERSAH