Varlık ve yokluk ilişkisi



İnsanın dünya hayatında bilinç sahibi bir varlık oluşu ve var olmanın bilincine ulaşma arzusu kişinin kendisinde oluştuğunda, nedenleri  eleştirel bir düzende ele alışıyla gelişen insan aklı, karanlığın içinden aydınlığı çıkardı ancak bu aydınlanma süreci, zaman, bilinç, bilme, bilgi ve bilginin uygulanması denkleminde bir birine eklenen tecrübenin katlanış hallerinden ibaret.


Aydınlık ve karanlık ilişkisi,  varlık ve yokluğun birlik ilişkisiyle eşdeğer bir yapıda.  Karanlık,  yokluğun, bilmemenin, cehaletin 

Aydınlık ise varlığın , bilmenin , aydınlanmanın sembollerini kendinde barındırır. Işığın yokluğu ile varlık fiziki olan alemde görme yetisinin işlevselliğini yitirmesinden kaynaklı bir yokluğun içinde bulur kendini ancak karanlıkta olan şey fiziki varlığını korur, bu görünmezlik onun yokluğu ile alakalı bir durum değil bakan bakılan arasında var olmayan koşulların eksikliğidir. 

Bu koşullar tekrar uygun şartları sağladığında var olan, fiziki alemdeki oluşunu ıspatlar duruma ulaşır. Ancak bu ıspat yine bakan ile bakılanın bir birleriyle olan ilişkilerinden kaynaklı oluşan bir sonucun çıkarımlarıdır. 


Karanlık ve yokluk ilişkisi herbirinin kendi içindeki değerlendirmeleri ile hiç olanın vücutsuz halidir. Karanlık ve yokluk ikisi de maddenin henüz biçime ulaşmamış bir hali olup mevcut olan duyularla algılanması bir ölçüye kadar mümkünsüzlüğünü korur. Karanlık ışığın olmayışındaki dipsizliğinde kendi ıspatından yoksun bir biçime bürünürken aydınlık ise aynı zıtlıkta var oluşunun maddesiz ispatını duyular aracılığıyla ıspatlar.  

Varlık, fiziki aleme geçişin biçimsel haline bürünen her cismin maddi olanda kapladığıdır. Yokluk ise henüz kendi formunu bulmaktan uzak olanın fiziki algıdan yoksunluğudur. Yokluk,  var olanın zıttı bir durum olmakla varlığın zıtlıktaki kanıtıdır. Oysa metafizik alemde varolmayanın algısı duyusal algıların yorumlamadaki çıkarımlarının sonuçsuzluğu ile son bulur. 


Varlık,  her şeyin birşey olma temelinde forma ulaşmış halidir, her ne kadar olmayanın zıddı bir durum olarak fiziki alemde fiziki olan bir form ile görünürlüğe kavuşmuş olsada varlık kendi içinde yokluğun kendisini barındırır. Bu barınma bir zamanla kısıtlıdır ve bu zaman yine algılayana göre uzayabilir , kısa olabilir yada bir zaman diliminin hiç fark edilmeyen mikro saniyeymiş gibi değerlendirilebilir. 


Zamanın içinde barındırdığı bu var olma aslında yokluğun  kendisininin bir ispatı durumundadır. Yok oluş yani fiziki formunu yitirmiş olmak ya da henüz o fiziki forma ulaşamayarak tum duyuların farkındalığının dışında durmak,   işte tam burada insan düşüncesinin fiziki olandan uzaklaşarak metafizik olanda ulaştığı bu yaratma , şekillendirme ve forma ulaştırma insanın geçiş aralığındaki yerinide konumlandırır. Sadece fikrin oluşması, şekillenmesi ve hayalinde o şeyin var olması onu idealar aleminde var eder, yoktur çünkü algılanamazdır. Forma bürünmüştür metafizik alemdedir ve ıspatı henüz gerçekleşmemiştir.  Ancak varlık figürüne bürünmesi ile metafizik alemde ki var oluşunun fiziki formdaki denemeleri ile varlığa bürünür. 

Yani karanlıktan aydınlığa , hiçlikten bir süreliğine varlığa bürünen sonra tekrar yeniden hiçliğe giden bu yokluğun ikinci dönüşümüne şahitlik ederken, varlığın hiçlikten sonraki durumu varlık için tüm sırlarıyla yerini korur. 

Bu sır farklı medeniyetlerde varlığın nedenlerini , kaynağını, amacını, sonlu yada sonsuz oluşunu , sorgulatırken bilimin doğuşuna da temel oluşturur. 

Aynı zamanda değerlendiren insan tarafından yok olan canlıların yolculuklarla izahına ve kutsal nedenlere bağlanan izahların doğuşuna kaynaklık eder. Dinlerin doğuşu bu varlık yokluk savaşındaki insan çıkarımlarının bir sonucu iken din adına yapılan savaşlar ise  var olan farklı türlerin ulaştıkları sonuçlardaki ispat yarışlarında ki çatışmalardır. 


Sonuç olarak varlık ve yokluk sadece bir kavram değil temelin üzerine inşa edildiği unsurlardır. Bu unsurlar her ne kadar bir birlerinin zıttı gibi dursalarda aslında birbirlerinden doğan ve birbirlerini doğuran unsurlardır. Bu iki unsurun bilinç sahibi olan tarafından anlaşılma çabaları  bilinç sahibi olan varlıkların yaşam biçimlerinin düzenlenmesinde, ve yaşam felsefelerinin temellendirilmesinde rol alan en önemli kavramlardır. 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İTİRAFLARİM KİTAP İNCELEMESİ TOLSTOY

UYKU ALEMİNDE BİN FERSAH