TOZLU YOLLAR
Baba Baba diye cekistirdi babasının pantalonundan yavaş git sana yetişemiyorum dedi çocuk.
Babası sana gelme demedim mı gavurun evladı, beni de yavaşlatıyorsun üstelik, ver elini dedi çocuğa ,
Çocuk terli ve nasırlı elinden tuttu babasının, bir yandan da toprağın, teriyle karıştığı ayağında oluşturduğu kayganlikla neredeyse terlik ayağından çıktı çıkacak gibi yürüyordu.
Nasıl sıcak bı hava yav dedi Kadir boğuluyor insan, bu namussuz inek de nereye gitti. Bulsam kopartacağım kuyruğunu, o kadarda söyledim çoban Hasan'a kapının önüne kadar getir diye. Orospu çocuğu illam kahvenin orada bırakacak, sonra çocuklarin elinde oyuncak oluyor dedi.
Guneş batmaya yakındı tozlu yolun ortasından, Kadir ve çocuk hızlı adımlarla yürüyorlardı. Etraflarında sonsuz uzaklıktan başka birşey görünmüyordu. İlerde bir karartı gördü çocuk
Baba Baba bak o bizim inek olmasın dedi ve eliyle işaret etti, Kadir durdu , çocuğun yönlendirdiği yöne doğru keskin bir bakış attı sonra tekrar yürüyerek ve oğluna dönerek, kara taş o kara taş, kimse bilmez o taşı oraya kim koymuş , eskiler ziyarettir der , ben inanmam, belki de gömü vardır altında ama cesaret de edemem açmaya dedi ve ekledi Oraya adak adarlar, babamda zamanında kurban kestiydi orada.
Sen oraya hiç gitmedin mi diye sordu oğluna ,
Yok vallaha baba. Ekmek çarpsın ben oraya hiç gitmedim dedi çocuk ama Hımbıl Ali'nin oğlu Nazım var ya o gitmiş oraya, çeşmede varmış o taşın altında bide balıklar varmış.
Kadir, yalan o yalan balık malık yok orada. Bildiğin kara bir taş işte bide altından akan bir gıdım su.
Bir gün ben de götürürüm seni oraya dedi.
Çocuk vallahamı baba dedi beni oraya götürürmüsün ?
He ya dedi kadir ama şu ineği bulak hele , karanlık basınca biz bile evin yolunu bulamayız diye ekledi.
Çocuk yorulmuştu, yüzünde tatli bir tebessüm oluştu, az ilerde tarladan bir sürü bıldırcın havalandı.
Ah dedi Kadir çiftelim olaydı yanimda akşam et yerdik dedi.
Kadir daha hızlandı, çocuk babasına yetişmek için koşar adımlarla yürürken ayağında ki terliği toprağa takıldı ve ayağından salındı.
Kadir, sana gelme dediydim dinlemedin dedi çocuğun ensesine bir tokat yapıştırdı.
Çocuk korkudan ağlayamadi bile. Çabuk giy o terliği dedi ,
Kadir yürümeye devam ediyordu , çocuk terliği durduğu yerden aldı, terlik elinde babasına yetişmek için koşuyordu , kadir durdu.
Gel buraya itin evladı dedi çocuğu bir kavrayışta omuzları üzerine oturttu çocuk terlik elinde olarak babasının başına sarıldı , terlik Kadir'in teki gözünü kapatıyordu , kadir omuzlarında ki oğlunun elinde ki terliği kendi eline aldı , başımı iyi tut dedi , düşmeyesin ha ,
Bak bakalım bizim ineği görebiliyor musun oradan diye sordu.
Çocuk iki eliyle babasının başını sıkı sıkı kavramış olarak yok baba, inek görünmüyor diye cevap verdi,
Az ilerden eşek üzerinde biri yaklaşıyordu, kadir sırtında oğlu koşar adımlarla zıplayarak yürümeye başladı ,
Eğleniyor musun, itin evladı , bir de sırtıma yük oldun ,
Çocuk babasının ziplamarıyla gülmeye başladı ,
Kadir , sıkı tut dusmeyesin ha diye tekrarladı ,
Çocuk kahkahalar atıyordu,
Eşek üstünde ki adam neredeyse yakınlarına kadar gelmişti,
Kadir çocuğun tekrar omuzlarından bir tutusta aşağı indirdi terliği de az ilerisinde yere attı , giy çabuk terliği dedi.
Kadir; Selamün aleyküm Sıddık emmi, nasılsın,
Ben iyiyim Kadir de senin ineği gördüm Kerim'in bostan'ında , vallahamı diye karşılık verdi kadir , ben de onu arıyom.
Çoban Hasan'a kaç kere evin oraya kadar getir dedim de o kahvelerin orada bırakıp gidiyor, adam mı bu evin yolunu bilsin,
Sıddık emmi. Yetiş dedi kadir yetiş , Kerim'in sebzelerine girmeden yetiş, bende eşek olmayaydı, yolum üzeri getirirdim amma ,
Kadir; sen zahmet etme Sıddık emmi , ben şimdi yetişirim, sen benim bu oğlanı sana zahmet eşşeğin üstüne al, köy meydanında bırak o eve gider dedi.
Sıddık emmi, Sen telaş etme dedi ,
Kadir omuzlarından bir tutusta çoçuğu eşşeğin üzerinde oturan Sıddık emminin arkasına oturttu, doğru eve git diye de tembihledi,
Kadir hızlı adımlarla Sıddık emmiden otaraf uzaklaşırken,
Sıddık emmi , beni eyi tut ha düşmeyesin
Dedi.
Çocuk arkada kendilerinden uzaklaşan babasını izliyordu.
Karanlık çökmek üzereydi, bir kartal gök yüzünde süzülüyordu, serin bir rüzgar esti
Kuru Otlar rüzgarın etkisiyle hışırdadı, çekirgeler oynaşan otların arasından bir o yana bir buyana zıplaştılar.
Sıddık emmi, oğlum dedi sen Hımme ile Tımme nin masalını biliyormusun?
Çocuk; vallahi bilmiyom dedi , ekmek çarpsın kı bilmiyom.
Hikmet İSİN / İspanya Günleri
Yorumlar
Yorum Gönder